21 Ocak 2016 Perşembe

Şimdi Benimsin - Güneş Demirel || Kitap Yorumu


Çok pişmanım. Kitabı bu kadar ertelediğim için gerçekten çok pişmanım. Şimdi Benimsin o kadar harika ki. Okunması gereken kitaplar listesine girmeyi hak ediyor gerçekten.
Elif ve Fırat. Birbirlerini fırtınalı bir hava da buldular. Ömürlerinden 8 sene kaybettiler ama yılmadılar. Özellikle Fırat, nasıl bir aşktı ki asla vazgeçmedi. Uzak kaldı, sessiz kaldı ama vazgeçmedi.
Ah o Elif? Duruşuyla bir çok kadına örnek olan Elif. 8 senesini tek bir geceye bağlı bırakan Elif. Tıbbı bitirip doktor olan Elif.
Ve o tek geceden gelen bir mucize Ali. Herkesin sevgisini doğumundan itibaren kazanan Ali. Elif ve Fırat'ın bağı Ali.
Kitabı anlatmak gibi bir hata yapmayacağım. Şimdi Benimsin'e aklınızda hiç bir şey olmadan başlayın. Kitap hakkında en az bilgiyle. Bırakın Elif, Fırat, Ali, Gülizar Anne, Mehmet Baba, Elmas, Kenan, Bilge sizi esir alsın. Aile sıcaklığını törelerin gölgesinde nasıl yaşandığını göstersinler size.
Güneş Demirel, elleri öpülesi kadın. Bu öyküyü bize sunduğu için teşekkürü borç bilirim. Teşekkür ederim! Hemşerim Elif'in ve Doğunun kültürüyle yetişen Fırat'ın hikayesini anlattığın için. 


10 Ekim 2015 Cumartesi

Kalemzen okuyor... || Kor Adası - Kimberley Freeman



Merhabalar... :)
Kalemzen karşınızda. 
Keyifler nasıl? 

Ben çalışıyorum, çok yoğun ve yorgunum. Bu sıralar elimde Kor Adası var. Keyifle okuyorum. Ve her satırı insanı kendine bağlıyor. 

Aşağıya da kapak yazısını bırakıyorum. Bir göz atarsınız belki. :) 

****
Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın. 
1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, Rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kabusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikleri onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikaneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır...

2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikayesine odaklanmak için Avusturalya'ya büyük büyükannesinden kalma mailikaneye gelir. Ancak Starwater Malikanesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır. 


Üçüncü kitabıyla hayranlarının kalbine bir kez daha kazınacak olan Kimberley Freeman'ın romanı Kor Adası, yarım kalan gerçeklerin sonsuza kadar saklı kalmayacağını ve ne olursa olsun kalbimizin sesine kulak vermemiz gerektiğini anlatıyor. 
****



Tanıtım var! || Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters



Eser Adı : Tess'in Gözyaşları
Yazar : Pepper Winters
Özgün Adı : Tears of Tess
Yayınevi : Arkadya Bitter Yayınları
Çeviren : Arzu Sarı 
Sayfa Sayısı : 496


Muhteşem bir hayatım vardı! Aşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım!

Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden aşık olacaklardı.
Ancak gördükleri güzel rüyanın kabusa dönmesi uzun sürmedi.

Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti. 

Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor."
Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu. 



2 Ekim 2015 Cuma

Kalemzen İzliyor... || Pretty Woman - 1990 yapım




 Merhabalar efendim. :)


Başlıktan da anlaşılcağı üzere bugün film izliyorum. Adı Pretty Woman. Eski bir film ama imdb:6.9'muş. Kadınların bayılacağı bir film diye de bahsedince bir arkadaşım, hemen izleyeyim dedim ve ekran karşısındayım. ;)

****
Film bitti. Harikaydı. Tek kelime yeter bu filmi anlatmaya ama ben naçizhane filmin konusundan bahsedeyim.
Aşk biz kadınların izlemekten, dinlemekten, okumaktan bıkmayacağı bir tür. Eğer mutlu bir sonla biten bir film izlemek istiyorsanız, kesinlikle izlemelisiniz.
"Modern Külkedisi Masalı" dedi biri. Evet, öyle de denebilir. 
Kadın karakterimiz, hayatta kalabilmek için -demek daha doğru olur- bedenini satarak para kazanıyor.
Erkek karakterimiz ise, borsacı da denebilir. Batmak üzere olan şirketleri alıp büyütüyor ve onları parça parça satıyor. Bununla ilgili güzel bir sahne de var. Seveceksiniz.
Bir haftalığına girdikleri bir anlaşma onlara gerçek aşkı getiriyor. Yine bir gece yol kenarında kendisini alacak bir araba beklerken BEYEFENDİ'nin arabasına biniyor ve bağ bir şekilde kuruluyor.
Bir de final sahnesinden bahsedeyim ve daha fazla konuşmadan gideyim.
Bir yangın merdivenindeler! Neden bu kadar şaşırdın diye sorarsanız da hemen söyleyeyim. Adam yüksekten korkuyor. Buna rağmen sevdiği kadına ulaşmak için merdivenlere tırmanıyor. Çok etkileyici değil mi ama? 

İzleyeli ve bunları yazalı çok oluyor ama vaktim yok. Şu anda da bütün aile fertlerim muhabbet ederken ben bunu yayınlamaya çalışıyorum. Her neyse. Burada olmaktan memnunum. Bu filmi izlemiş olanlarınız varsa bana yazın konuşalım. Fil önerilerine açığım. Şimdilik kaçıyorum ama geri geleceğim. :) Hoşçakalın. 

Kalemzen Yazıyor.. || Kitap Yorumu || Her Gün - David Levithan



Kitabı bitireli sadece saniyeler oldu ama ben bu yorumu yazmak için sabırsızlandım. Bilgisayarın karşısına geçemediğim için de gmail taslaklarında yazıyorum yazıyı. Halim içler acısı gibi görünebilir ama yorum güzel olacak diye umuyorum. Okumaya devam edin. ;)

****
Her gün farklı bedende. Her gün farklı hayatta. Her gün aynı kıza âşık.
Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil... gözlerimi açtığımda kolumun renginin açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum... Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat.
 Her gün başka biriyim. Ben, kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyim de.  Hep böyle olageldi.
"Yepyeni, eşsiz, komik ve canınızı acıtacak kadar dürüst. Levithan, insanın kendisi gibi hissedememesi ve nereye ait olduğunu bilememesine dair ikilemi müthiş bir şekilde kaleme almış. Bu kitabı okumakla kalmadım, âdeta içime çektim."
Jodi Picoult, #1 New York Times çoksatan yazarı
"Levithan, okuyucuları ele geçirecek, karşı konulmaz bir eser yaratmış... Her Gün, bir üslup denemesi ve hayal gücü deneyi..."
Booklist
A'nın arkadaşı yok. Ebeveyni yok. Ailesi yok. Mülkü yok. Evi bile yok.
Çünkü her gün başka birinin bedeninde uyanıyor.
Her sabah farklı bir yatak. Farklı bir oda.
Farklı bir ev. Farklı bir hayat.

Rhiannon'la tanıştığı anda ona âşık olan A için, gece çöktüğünde her şey sona ermiştir. Çünkü hiçbir zaman bir insanın bedenine ikinci kez girememektedir. Ancak A, genç kızı aklından çıkaramayınca ve Rhiannon onun yaşama sebebi haline gelince her gün, farklı hayatlar yaşamış farklı bedenlerde ona geri dönmeye çalışacaktır. Bir de onu aşkına inandırmaya...
****

Eğer bunları hemen yazmazsam kafamın patlayacağını farkettim çünkü o NA-SIL BİR SON-DU ÖY-LE. Sonunda ağladım, ağlamamak elde değildi. Ama kitaba bayıldım. Kitaba cidden hayran kaldım. Öncelikle ince ince işlenmiş bir sürü detay vardı. Efendime söyleyeyim, mükemmel bir kurgu vardı, harika bir öykü vardı. A'mızın aşkı ve aşktan vazgeçişi de bence hepimize bir ders niteliğindeydi.


Kitabı bu kadar övdüysem, azıcık olay örgüsünden de bahsedeyim diye düşünüyorum.
Doğduğu andan itibaren beden beden gezen, neye benzediğini bilmediğimiz, aşık hali çok güzel olan A. Bu beden değişimlerinin ne zaman başladığını kendisi bilmiyor. Daha doğrusu hatırlamıyor. Küçükken her şey normal geliyor. Bakıma muhtaç bir bebekken mesela. Ama işler büyüdükçe karışıyor. Beden değişimleri ona büyük kayıplar ve acılar yaşatıyor. 8 yaşında bir çocuk için her gün farklı bedende uyanmak gerçekten acı verir.
Durun... Size Rhiannon'dan bahsetmek istiyorum. Bedenin pek de iyi davranmadiği sevgilisi.
5994.gün Justin adında 16 yaşında bir erkek bedeninde uyanıyor. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Günlük şeyler hakkında bedenin hafızasına erişiyor. Sabah yapması gereken rutinleri gerçekleştiriyor. Okula geliyor ve O'nla karşılaşıyor. Rhiannon'la. Bedenin sevgilisi. A, ona görür görmez vuruluyor. Sonrasında yapmadığı şeyi yapıyor ve bedenin akışına karşı çıkıyor. Çünkü Justin, Rhiannon'a pek de iyi davranmıyor. Ama A, Rhiannon'a Justin'in bedenindeyken harika davranıyor. Onunla kalan dersleri kırıp okyanus kıyısına gidiyorlar ve harika  bir gün geçiriyorlar.

Gece yarısı, her zaman olduğu gibi beden değişimi gerçekleşiyor ve ertesi sabah bambaşka biri olarak uyanıyor. Ama o gün ve sonrasında gelen günlerde her daim ona ulaşmaya çalışıyor.
Kendini ona açıklamaya çalışıyor aynı zamanda.
Bir kaç gün geçtikten sonra acaba Rhiannon'un bedenine girse nasıl olur diye merak ettim. 
Veee.... 22.gün onun bedenin de uyanıyor. Aslında kızı kendine tam da o gün aşık ediyor. Naif bir kişiliği var A'nın. Bunu kitap boyunca hissediyorsunuz zaten.
Bir gün, küçük yaşta hizmetçi olarak çalıştırılan biri olurken, ertesi gün uyuşturucu kullanan birinin bedeninde uyanıyor. Aslında kitapta bir sürü yaşam öyküsünü de okuyoruz. Yepyeni insanlarla tanışıyoruz 41 günde.

Ama asıl bence son 3 gün yaşananlar. Bunları da söylemeyeceğim çünkü bence feci spoil olacak. Cesaret edemiyorum bunaaa... 

İkinci kitap olarak çıkacağını umduğum "Another Day". Orjinalleri çok uyumlu. Bakalım, Türkiye kapakları ne kadar uyumlu olacak. Daha da önemlisi çıkacak mı? :D 



Son bir şey, kitabın çevirisi ve dili için söyleyeceklerin yok mu diye sorarsanız, bence ikisi de iyiydi. Ayrıca kurguya odaklandınız mı, küçük hatalar da gözünüze batmıyor. En azından benim için öyle oldu. :)
Ee, ne duruyorsunuz? Oturduğunuz yerden kalkın, dosdoğru kitapçınıza. ;) 
Keyifli okumalar. :)