8 Ağustos 2018 Çarşamba

Çirkinin Aşığı - Elizabeth Hoyt || Kitap Yorumu





Kalemzen'e merhaba deyin, çünkü harika bir kitap bitirmenin çoşkusuyla karşınızda! Keyifler nasıl efendim? ^.^

Kitabı yaklaşık sekiz saatte bitirdim. Elimden bıraktığım anda sanki yemekmiş de bitirmezsem arkamdan ağlayacakmış gibi hissettim. :D Kötü bir his, özellikle çocukluğunda ailesinden böyle sözleri sıkça duyan birisi için. Her neyse, kitap bitti ama var ya bayıldım kitaba.



Uzun süredir, ki bu sanırım sadece 3 hafta gibi bir zaman dilimi, historical bir kitap okumamıştım. Kendini özleten bir tür. Hele de benim için.

Kitabı elime aldım raftan, sağını solunu okudum, karıştırdım. Sıkça yaptığım bir şey tabi ki. :) Aslında kitabı alalı çok oluyor. Sanırım, ıhhhmm... Evet, Tüyaptan almış idim. Sahafçılardan hem de. Küçücük bir tavsiye eğer kitap fuarlarina gidiyorsanız sahafçılara kesinlikle uğramadan dönmeyin. Hele İstanbul Tüyap'ta uzun bir koridor-salonda sadece ikinci el kitaplar var. Ve harika bir şey. Tüyap'a gitmeden konuşuruz tekrardan. ;)

Neyse efendim, gel gelelim kitabımıza. Orjinal ismiyle The Reaven Prince, Prens Serisi'nin ilk kitabı. Pegasus'taki kapağı bence kitaba en çok yakışan kapak. Yurt dışındakini de hemen altta bulabilirsiniz. :) 



***Prens/Princes***

1) Çirkinin Aşığı / The Raven Prince (Edward de Raaf & Anna Wren)

2) Kalbimi Sana Verdim / The Leopart Prince (Harry Pye & Giorgina Maitland)

3) Bir Aşk Masalı/ The Serpent Prince (Simon Iddesliegh & Lucy Croddock-Hayes)

4) Buz Prenses/ The Ice Princess (Coral Symthe & Issac Wargate)


Serinin diğer kitaplarını okuma fırsatım olmadı henüz ama bence ismi en çok uyan ilk ve son kitaplar. Orjinal isimleri kullanılmalı mıydı diye düşündüm. Buna hepsini okuduktan sonra karar vereceğim, sanırım
.
Şimdi sıra Kuzgun Prens Edward'dan bahsetmekte. Homurdanmalarıyla, yüzündeki ve vücudundaki ufak tefek kızamıktan kalma izlerle, uzun boyuyla, geniş omuzlarıyla okurların ağzının suyunu akıtan bir karakter. Okuduğunuz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Peki, genç dul Anna Wren'den bahsetmek yok mu diye sorduğunuzu duyar gibi oldum. Hemen efendim. ^.^
Edward'la eğlenmeyi seviyor hatta bayılıyor. Bir bitki yetiştirme merakı da var ki sormayın gitsin. Ayrıca, karşısındaki adamdan kimliğini gizlediği Afrodit'in Mağarası sahnelerinde bu kadın da kim diye soracağınız da aşikar.

Olay örgüsünden de bahsetmek gerek. Kitabımız, bir karşılaşmaya başlaıyor desem yalan söylemiş olmam. Ama öyle tanışma falan olmuyor. Nasıl olsun? Atıyla fazlaca hız yapmış Lordumuz Edward, ağır bir sepet taşımakla uğraşan Anna Wren'e neredeyse çarpacakken atı hızla durduruyor. At ise Edward'ın tabiriyle sahibini hızla yere çalıyor. Kesinlikle attan düşmüyor. KESİNLİKLE. ;) 

Bundan sonrasında Anna, Edward'ın sekreteri olarak işe başlıyor. Tabi ne derler bilirsiniz. Ateşle barut yan yana durmaz. Kıvılcımlar başlıyor.

O kadar çok kitap vardı ki! Şöminenin de üstünden dolanarak, kubbeli tavana kadar, odanın duvarı boyunca dizilmişlerdi. Bu odada binden fazla kitap olmalıydı.

syf.37 

Bize böyle kütüphanesi olan bir kont lazım! 

Eğer historical romance okumayı seviyorsanız, okumanız gereken bir tanesi olduğunu belirtmeliyim.
Kalemzen tavsiyesidir efendim, keyifli okumalar. ^^

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder